DİĞER
Geçen ay Georg Büchner Ödülü’nü kazanan E. Sevgi Özdamar’ın cümleleri ile çizgileri arasındaki ortaklıklar: "Endonezya’da inci toplayıcılarının istiridyelere belli yerlerinden dokunduklarında kabukların kendilerinden açıldığını, desenlerinin birçoğunun da açılmaları için doğru yerlerden bakılmayı beklediklerini Sevgi’ye söylediğimde, bir an siyah gözlerinin sigara dumanının ardından parladığını gördüm."
"Tanır tanımaz anlamıştım farklı bir insan olduğunu. Hoca-öğrenci asimetrisini takmayan, kişisel zevkleri olan, iki cümleyle kocaman konulara hâkimiyetini belli eden, muhatabı kim olursa olsun nezaket ve saygıyla yaklaştığını belli eden biri vardı karşımda."
"Aydın hoca kendi kafasının işleyişine sizi de ortak ederdi, siz de sonuçtan memnun kalırdınız. Öncesinden daha açık zihinle yaşamaya devam ettiğinizi hissederdiniz. Bir sosyal bilimcide olması gerektiği kadar sorgulayıcı, eleştirel ve takipçiydi ama çok azında olduğu kuvvette bir sezgiye sahipti ve bilgiye dayanan sezgiye de hep güvenirdi, inanırdı."
"Bir akademisyen ve aydın olarak görüşlerini ifade etmek, toplumsal oluşmalar hakkında düşünceleri dile getirmek onun için pozisyonu gereği doğal ve olağandı. Aydın Uğur nispeten popüler alanda veya daha geniş bir çevrede kültür üstüne düşünen ve yazan birisi olarak belirmişse de, onları aşacak biçimde bir toplumsal bilimci olarak davranmıştır."
"Aydın Uğur’un evine misafir olduğum o gün, o günden sonra yazılmaya başlayacak alternatif biyografimin ilk günüydü. O yüzden, Aydın Uğur’un bendeki değeri fazlasıyla özneldir. Bir entelektüel olarak değeri ise fazlasıyla nesnel bir gerçekliktir, şahitliğime ihtiyacı yok. Belki çok fazla kitap üretmemiştir, evet, ama derlemesini Mete Tunçay’la birlikte yaptığı o devasa Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi bile tek başına bu değeri ispata yeterlidir."
"Aydın Uğur’un öyle ya da böyle temas ettiği, hayatını değiştirdiği pek çok insan var. Ben de bu insanlardan biriyim. Yıllara yayılan akademik hayatından ve uzun idarecilik geçmişinden bahsetmek bana düşmez, bu işi başkalarına bırakıyorum. Ben daha ziyade çalışmalarımı ve hayattaki duruşumu etkilemiş olan üç özelliğini öne çıkarmak istiyorum. İlki şu: Aydın Hoca için bilgi üretimi öncelikle kamusal bir hizmet anlamına gelir. İkinci özelliği: İnce işçilik! Üçüncüsü de bütüncül bakış..."
"Antalya’daki Rodin sergisi de Tanpınar’ın tarif ettiği bu poetik, baş döndürücü Akdeniz hissini hatırlatıyor insana. Serginin adı da bu açıdan isabetli: 'Tutkunun Heykeltıraşı Rodin.' Rodin’i ve diğer erken dönem modernleri (Baudelaire ve Nietzsche de dahil) 20. yüzyıl başı modernlerinden (Picasso ve Duchamp gibiler) ayıran şey sanırım yoğun duygulara ya da ‘tutku’ya halen tutkuyla bağlı olmalarıdır."
Norveç Yazarlar Birliği'nin 2021 İfade Özgürlüğü Ödülünü alan İlhan Sami Çomak cezaevinde olduğu, Ahmet Altan da yurt dışı yasağı sürdüğü için ödül törenine katılamadılar. Ödül töreninde okunan konuşmalarının tam metnini sunuyoruz...
"Terkediş’te kim olduğunu açıklamayan, ‘her şeyi bilen’ sıfatıyla andığımız türden olduğu anlaşılan bir anlatıcı var. Sakin, nesnel ama dikkatli bir tonla olanları anlatıyor. Acelesi yok. Özellikle kişiler söz konusu olduğunda acele etmiyor, gerekli ayrıntıları veriyor… Gurnah öncelikle 'kabahatliyi bulmak' peşinde değil; önce olanı anlamak derdinde."
"Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. 'Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir' demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık